Mehmet AYSAN (@mhmtaysn)
"Bu yazı 7 Ekim 2012'de yayınlanmıştır. Üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen, maalesef hala tazeliği korumaktadır."
Başbakan Tayyip Erdoğan, son günlerde ısrarla dershaneleri kapatacağını iddia ediyor. Dershanelerin bir para tuzağı olduğunu, fakirlerin çocuklarını gönderemediğinden dem vuruyor. Dershanelerin birleşerek okula dönüşmelerini, kendilerinin de onlardan hizmet satın alacağını vurguluyor. Bu yılın dershaneler için son yıl olduğunu, önümüzdeki eğitim – öğretim sezonunda dershanelerin olmayacağını iddia ediyor.
On iki yılını bu sektörün içinde geçiren, dershaneciliğin stajyerlik, öğretmenlik, idarecilik ve kuruculuk olmak üzere her alanında çalışmış biri olarak bu konuda birkaç söz söylemek istiyorum ben de. Başbakanın söylediklerini ısrarla tekrar etmesinin ve konuyu gündemde tutmasının, kendisi adına risk olduğunu düşünüyor ve dershaneleri kapatmasının imkansız olduğunu vurguluyorum. Dershanelerin misyonlarını tamamlanmadan, dershane kurumunun olmamasını hayal olarak görüyorum.
Daha fazla uzatmadan şunu söyleyeyim; hükümetin dershaneleri kapatması mümkün değildir. Neden mi, işte buyurun, benim gerekçelerim;
1- Dershane, özel bir kurumdur. Devlet tarafından açılmamıştır, dolayısıyla devlet tarafından kapatılması hukuksuzluktur. “Dershaneleri kapatıyorum” demenin, “bakkalları kapatıyorum” demekten farkı yoktur. Sonuçta özel bir sektördür ve devletin müdahalesi, demokratik bir ülkede doğru olmayacaktır.
2- Diyelim ki, hükümet bir yasa çıkardı ve “özel dershaneler kapatılmıştır” dedi, bu kurumlar başka isimlerle, söz gelimi “eğitim takviye kurumları” gibi, başka tabelalarla yeniden açılacaktır. Diyelim ki Milli Eğitim Bakanlığı, bu kurumların açılmasına izin vermedi, o zaman da kaçak büro olarak adlandırdığımız mekanlarda, dershaneler işlevini sürdürecektir. Şu anda vergi veren, sigorta pirimi yatıran dershaneler, tamamen kaçak çalışır hale gelecektir. Ve Başbakanın “merdiven altı” diye nitelediği dershaneler, asıl o zaman “merdiven altı” çalışacaktır.
3- Dershanelerin kapatılması durumunda bu kurumlarda çalışan binlerce öğretmen, yardımcı eleman ve dershanelere satış yapan yayın şirketlerinin elemanları işsiz kalacaktır. Şu anda devlet kapısında yığılmış olan iki milyondan fala öğretmen adayına, yenileri eklenecektir. Ekonomiyi hareketlendireceğim düşüncesiyle, her ile üniversite açılan ve bu sayede her yıl binlerce öğretmen adayının mezun olup iş aramaya başladığı bir ülkede, iş bekleyen binlerce öğretmene iş veren, sigortalarını yatıran dershanelerin kapatılması, en büyük darbeyi işsizliği artırarak, hükümete vurmuş olacaktır.
4- Başbakanın duygu sömürüsü ile konuşarak, fakirlerin çocuklarını dershaneye gönderemediğini söylemesi de doğru değildir. Türkiye’ de her bütçeye uygun dershane bulunmaktadır. Asgari ücretle çalışan bir veli bile çocuğunu dershaneye gönderebilmektedir. Ayrıca dershanelerin tamamı, yaptıkları burs sınavları ile, başarılı öğrencilere indirimler uygulamakta ve zeki öğrencilere destek vermektedir. Yine dershanelerin bir çoğunda, ekonomik sıkıntısından dolayı para alınmadan eğitim verilen öğrenciler bulunmaktadır. Ve, “Parası olmayanlar dershaneye gidemiyor” diyerek dershaneleri kapatmak, parası olmayanlar kalamıyor diyerek, lüks otelleri de kapatmayı da gerektirmez mi mesela?
5- Türkiye’ deki devlet okullarının eğitim seviyelerinin çok kötü olduğu hükümetin de bilgisi dahilindedir. Okulda yeteri kadar eğitim alamayan öğrenciler, dershaneleri tercih etmektedirler. Bunun ispatı, çok başarılı özel okul öğrencilerinin dershanelere gitmeye gerek duymamasıdır. Üniversitelere sınavla girilen bir ülkede, devlet okullarının üniversite sınavına yönelik eğitim vermemesi, dershanelere ihtiyaç doğurmaktadır. Ayrıca bir şekilde devlete kapağı atmış olan devlet öğretmenlerinin, haftada altı saat dersle öğretemedikleri konuların, dershanelerde haftada iki saat dersle öğretildiği maalesef bir gerçektir. Üniversiteyi kazanmış öğrencilerin, mezun oldukları okulları ziyaret etmek yerine, dershaneleri ziyarete gitmesi ve okul öğretmenleri yerine dershane öğretmenlerini minnetle yad etmelerinin sebebi iyi araştırılmalıdır.
6- Sınavla alım yapılan her yerde kurs ve dershanelere ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizdeki dershaneler, sadece üniversitelere yönelik değil, KPSS, TUS, KPDS, DGS, ALES gibi birçok sınava yönelik kurslar vermektedir. Diyelim ki lise öğrencileri okullarında, üniversite sınavlarına hazırlanacak, TUS’ a girecek doktorlar sınava nerede hazırlanacaktır? Ya da memur olmak isteyen adaylara hangi kurum takviye verecektir? Kimse kusura bakmasın, sınav varsa, kurs da vardır, dershane de olacaktır.
7- Dershanelere yönelik, “birleşin özel okul olun” çağrısı da hiç gerçekçi değildir. Dershaneye gelen öğrenci, haftada iki ya da üç gün gelip, derse girip dönmektedir. Özel okullarda, laboratuvar, spor salonu gibi ekstra bölüm ve binalar gerekmektedir. Ayrıca hiçbir dershane binası özel okula uygun değildir. Dershanelere özel okul olun demenin, bakkallara AVM olun demekten farkı yoktur. Dershanelerin ne bütçesi, ne de altyapıları özel okul olmaya uygun değildir. Dershane ana değil, yardımcı eğitim kurumudur. Okul olmak gibi bir iddiaları yoktur. Zaten dershaneler, okulların alternatifi değildir. "Okul varsa, dershane niye var" demenin haklılık payı yoktur. Ayrıca Başbakan, “sizden hizmet alalım” vaadinin de altını doldurmamaktadır. Alınacak hizmetin ücretini kimin ödeyeceği, ne kadar ödeneceği ve kaç yıllığına ödeneceği muğlaktır.
8- “Bu yıl son yılınız” tehdidini savuran Başbakanın, bu konuda ne gibi bir yaptırım uygulayacağı da belirsizdir. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’ nda henüz hiçbir çalışma yapılmamaktadır. Bakanlık bürokratlarının da bu konuda çaresiz oldukları ve ne yapacaklarını bilmedikleri söylentisi, kulaktan kulağa dolaşmaktadır. Daha sezon yeni başlamışken, "dershaneleri kapatacağım" demek, sadece motivasyon ve moral bozmaktadır.
9- Eğer, MİT Krizi ile başlayan cemaat – hükümet çatışmasının bir uzantısı değilse ve dershaneler kapatılarak cemaate bir darbe vurulma niyeti yoksa, dershaneleri kapatmanın hükümet ve Başbakan açısından hiçbir mantıklı yönü yoktur. Kapatılması –ki mümkün değildir- AK Parti’ nin en yanlış hamlesi olacaktır.
Bekleyip göreceğiz…