Mehmet AYSAN / @mhmtaysn
AK Parti hükümetlerinin en zayıf karnı şüphesiz Milli
Eğitim Bakanlığı. Her gelen bakan kendisine göre yeni bir sistem icat ediyor,
yapılacak sınavın adı değişiyor, sayısı değişiyor, okulların türü değişiyor,
yılı değişiyor, her bakan değişiminde ülke eğitimi altüst oluyor. 11 yılda beş
kez bakan değiştiğini düşünürsek, çocukların ve öğretmenlerin yaşadığı travmayı
siz düşünün.
Gelişmiş ülkelerin tamamında eğitim sistemleri yüz
yıldır hatta daha fazladır hiç değişmezken, bizim ülkemizde yaşanan bu seri
değişimler, zaten kötü olan eğitim seviyemizi berbat ediyor. Sıfır çekenlerin
sayısı her geçen yıl artıyor, ortaokul ve lise mezunu cahiller yetişiyor.
Özellikle son iki bakan Ömer Dinçer ve Nabi Avcı
döneminde, işin içine bir de dershaneleri kapatma sevdası girince, yapılan
değişikliklerin saçmalık katsayısı daha da artıyor. Son bakan Nabi Avcı’nın, ki
kendisi profesördür, açıkladığı yeni sistem öyle muazzam bir sistem ki (!) 3
gün içinde, yazıyla ÜÇ gün içinde değişikliğe uğruyor. Bakanlığımızın çok
değerli yetkilileri, sistem hazırlarken önce bir taslak yayınlayıp, kamuoyunun
fikrini almayı akıl edemediği için, üç gün önce açıklanan sistemde, üç gün
sonra değişiklik yapma rezilliği yaşanıyor.
Bir kere şunun anlaşılması gerek ki; dershaneleri
kapatabilecek bir sistem yoktur, henüz icat edilmemiştir. Diyelim ki bu ülkenin
bütün 8. Sınıf öğrencilerine yetecek kadar Anadolu Lisesi olsa, bu okulların
iyi olanlarına girmek için yine bir yarış olacak, diyelim ki Anadolu Liseleri’ne
de ilkokullar gibi mahalle usulü kayıt yapılıyor, o zaman da sınıfta iyi olmak
için yine yarış olacak. Ve yarışın olduğu her yerde dershanelere ihtiyaç
olacaktır.
Diyelim ki dershaneleri yasayla kapattınız, o zaman da
Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal edecek, ve bu süreçten dershaneler güçlenmiş
olarak çıkacaktır. Dershaneler bu ülkenin temel ihtiyacıdır ve dershaneleri
kapatmaya Başbakan da dahil, kimsenin gücü yetmeyecektir.
Gelelim karikatür çizen bakanımızın yeni sistem diye
açıkladığı ucubeye. Zaten daha üçüncü gününde patladığı için çok da ciddiye
alınacak bir sistem olmadığı ortaya çıkmıştır. Fakat sadece yanlışın doğruyu
götürmesi olayı bile bu sistemi hazırlayanların zeka seviyelerini gözler önüne
sermektedir. Herkesin bildiği gibi ortaokullar için yapılan sınavlarda sorular
4 seçeneklidir, dolayısıyla üç yanlış bir doğruyu götürmekteydi. Bu sistemi
yazan arkadaşlar, önce “yanlış doğruyu götürmeyecek” deyip, öğrenciyi totoculuğa
alıştıracak bir adım attılar. Sonra kamuoyundan tepki alınca, “dört yanlış bir
doğruyu götürecek” dediler. Nasıl yani? Yani sorular beş seçenek mi olacak? Bu
da değişti? Bilmiyoruz, aslında onlar da bilmiyor.
Sınavı kaldıracağım diye yola çıkıp, tek sınav olan
yılda, 12 sınav yapmak da ayrı bir yetenek olsa gerek. Bu sınavların merkezi
olmayanları için, nasıl bir adil sistem sağlanacak, bunu da hazırlayan
arkadaşlara sormak gerek herhalde. Aslında yol çok basit. Hafta sonu da dahil her
gün bir sınav koyun ortaokullara, çocuklar dershaneye gidecek zaman bulamasın.
Nasıl çözüm ama, en az sizinkiler kadar zekice!
Art niyetle çıkılan her yol, rezillikle sonuçlanıyor.
Sistemi hazırlarken amaç daha iyiye daha doğruya kavuşmak değil de dershaneleri
kapatmak olunca ortaya böyle komik, böyle saçma, böyle rezil durumlar çıkıyor.
Yapmayın beyler bu işin ceremesini çocuklar yani bu
ülkenin geleceği olan fertler çekiyor. Sizin gibi mi olsunlar istiyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder