22 Nisan 2011 Cuma
Batsın bu bürokrasi
Cüneyt ÖZDEMİR / RADİKAL 22.04.2011
Bugünkü konumuz güvenliğimize karşı tehdit, hem de ciddi tehdit oluşturan bir düşman. Bu düşman, dünyanın son merkezi planlama kalelerinden biri. Beş yıllık planlar dikte ederek hüküm sürmektedir. Taleplerini bir başkentten zaman dilimlerine, kıtalara, okyanuslara ve ötesine dayatmaya çalışmaktadır. Özgür düşünceyi acımasız bir kararlılıkla bastırıp yeni fikirleri ezmektedir. Savunma gücüne sekte vurmakta ve insanların canını kadın-erkek ayrımı yapmaksızın tehlikeye sokmaktadır. Bu düşman kulağa eski Sovyetler Birliği gibi gelmiş olabilir ama o düşman öldü. Bugünkü düşmanlarımız daha kurnaz ve acımasız. Dünyanın bir ayağı çukurdaki son diktatörlerinden birini tarif ettiğimi düşünebilirsiniz. Ama onların devri de kapandı, kapanıyor ve sözünü ettiğim düşmanla ne güçte ne de boyutta boy ölçüşebilirler. Düşman evlerimize daha yakın. Sözünü ettiğim, bürokrasidir.(..) Onu kendisinden korumamız gerek.”
Bu sözler George W. Bush yönetiminin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’e ait. Konuşmayı Pentagon’da yapmış. Tarihi de pek bir manidar; 10 Eylül 2001. Ertesi gün 11 Eylül saldırıları gerçekleşti ve ABD’nin tarihi değişti. Birkaç gündür Türkiye’de bürokrasinin demokrasiyi hallaç pamuğu gibi atmasını şaşkınlıkla ve öfkeyle seyrederken aklımda hep bu konuşmanın yer aldığı Blackwater’ın hikâyesinin anlatıldığı kitap vardı. Dünyanın en büyük özel ordusundan bahsediyorum. ABD’nin savunma bakanı bürokrasiye çok haklı bir savaş açtı ve sonrasında kazanan dünyanın son yüzyılda gördüğü en büyük özel ordusu oldu.
Yukarıdaki şu birkaç satırdan çıkarılacak çok ders var. Ankara’ya çöreklenen bürokrasi yıllarca toplum mühendisliğini kendisine bir görev bildi. Halkı sadece lojmanların pencerelerinden ya da makam araçlarının camlarından gördüler. Kendi güdümlerindeki gazetelerde okuduklarını gerçek Türkiye sandılar. Hantal bir devlet mekanizmasının dişlileri olarak Ankara bozkırına sıkışıp kaldılar.
Yeni Türkiye kurulurken anayasada bu köhne bürokrasiden de kurtulmanın bir yolunu bulmamız gerekecek.
Evet, buraya kadar herkes hemfikir, ama sonrasında yaşanacakları da düşünmemiz gerek. Rumsfeld’in o gün ayakta alkışlanan konuşması ardından şu son 10 yılda yaşananlar gösterdi ki, yola çıkılan hedef ile varılan hedef her zaman bir olmuyor. Öyle olsaydı bugün ABD ordusu topyekûn Irak’tan çekilirken geriye ABD vatandaşlarının paraları ile finanse edilen ve artık Blackwater adını bile kullanmaya utanan özel orduyu bırakmazdı.
Yani Ankara bürokrasisini yıkmasına yıkalım da yerine ne koyacağız, onu da en baştan konuşalım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder