Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

2 Ağustos 2013 Cuma

YANDAŞIN DİBİ


                                             

Mehmet AYSAN 
@mhmtaysn

Her dönemde iktidara yakın duran, icraatlarını öven, hatalarını görmezden gelen medya organları oldu ülkemizde. Hükümetin istemediği gazetecileri kovan, yazarlarına sansür uygulatan patronlar da oldu. Bu patronlar, çeşitli ihaleleri kazanarak, yandaşlıklarının ödüllerini aldılar. Ama Türkiye’de hiç bugünkü kadar ayağa düşmemişti yandaşlık. Hiç bu kadar aleni yapılmamıştı.

Son 11 yıldır ülkeyi AKP yönetiyor. Çok önemli hizmetler yaptılar ülkeye. Gözle görülür bir refah düzeyi artışı, gözle görülür bir zenginlik ve gelişmişlik hamlesi yaptılar. AKP’nin bu ülkeye kattıklarını inkar etmek, elbet nankörlük olacaktır.

Fakat bu kadar icraat yaptı diye hatalarını görmezden gelmek doğru değildir. Manşetlerinden her gün Başbakana ve hükümete övgüler düzen gazetelerin ve hayranlıkla başbakan haberi veren televizyonların, bir gün olsun hükümet ve Başbakan aleyhine bir eleştiride bulunmamış olmaları ise tam anlamıyla yandaşlıktır.

Genel Yayın Yönetmeni atamak için Başbakan’dan icazet alındığı, TMSF yoluyla el konulan medya kuruluşlarında muhalif seslerin kovulduğu, Başbakanın hoşuna gitmeyecek yazılar yazan yazarların, danışmanların talimatıyla işten çıkarıldığı bir ülkede, basın özgürlüğü ancak masallarda rastlanabilecek bir olgudur.


11 yılı geriye doğru taradığınızda, AKP ve Başbakan aleyhine yazılmış tek bir satır, yapılmış tek bir haber bulamayacağınız gazete ve televizyonlar var ülkemizde. Bugün itibariyle Yeni Şafak, Star, Sabah, Takvim ve Akşam gazetelerinde hükümeti eleştirecek haber ve yorumlara yer verilmez, verilmesi dahi teklif edilemez durumdadır. Başbakan’ın hangi bir sözünü manşet yapmanın, genel yayın yönetmenliği olduğu bir ülkede yaşıyoruz maalesef.

Bu gazetelerde köşeleri tutan yazarlar, her yazılarında hükümeti eleştirenleri eleştirmekle meşguller. Ahmet Kekeç, Hikmet Genç, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Ocaktan, Engin Ardıç gibi yazarların daha hükümeti eleştirdiklerine rastlanmamıştır ama her gün muhalefete, ya da hükümet karşıtlarına çakmayı bir görev sayarlar. Sadece Yeni Şafak gazetesinde Ali Akel, Uludere ile ilgili Başbakanı eleştiren bir yazı yazmış, aynı gün gazetesinden kovulmuştur.

Arkasında bu kadar medya desteği olan, konuşmaları en az 20 farklı kanaldan canlı yayınlanan, sekiz farklı gazetede manşet olan Başbakan, yine de tatmin olmamakta, ayda yılda bir yayınlanan aleyhine bir habere ateş püskürmektedir. Bizde sevilmeyen haberlere tepki, “yere batsın böyle gazetecilik” cümleleriyle verilir. Başbakan için vicdanlı uyarı yapan yazarlar değil, “kendisi benim atamdır” diyen Yiğitler makbuldür.

Sadece son zamanlarda, Hasan Cemal, Can Ataklı, Işın Eliçin, Yavuz Baydar ve Can Dündar gibi, mesleğe yıllarını vermiş gazeteciler, hükümeti eleştirdikleri için kovulmuş ve işsiz kalmışlardır. TMSF’nin kontrolüne geçen Akşam gazetesinde kovulmalar hala devam etmektedir. İsmail Küçükkaya gönderilmiş, yerine bir önceki dönem AKP milletvekili olan Mehmet Ocaktan getirilmiştir. Ocaktan’ın gazeteye ilk transferi, Yasemin Nak adında kimsenin tanımadığı, ama övgüde sınır tanımayan bir hanımefendi olmuştur. Ocaktan ile Nak arasında medyada çıkan dedikodular ise, bu işin ne kadar rezilleştiğinin bir işaretidir.

Uludere hala yargılanmamış, işin ardında ihmali olanlar cezalandırılmamıştır. PKK çözüm sürecini sabote edecek her şeyi yapmakta, verdiği sözlerin neredeyse hiç birini tutmamaktadır. Sıfır sorun politikası dibe vurmuş, etrafımızda dost olduğumuz bir komşumuz kalmamıştır. Suriye ile ilgili hükümetin bütün öngörüleri yanlış çıkmış, Suriye’deki savaş, sınırlarımızın içine kadar girmiştir. İran’ın ülkemiz içindeki oyunları ayyuka çıkmış, sık sık tekrarladıkları tehditleri, hükümet tarafından sineye çekilmiştir. Ama bunların hiç biri bu gazetelerin ve gazetecilerin dikkatini çekmez. Bu konulara asla girmezler. Ülkedeki sıkıntıları görmezden gelirler. Ama övülecek bir şey bulurlarsa hiç affetmezler. Basın tarihinin utanç sayfalarında yerlerini alacak haber ve yorum yapmaktan hiç çekinmezler.

28 Şubatta basının bir kısmının içine düştüğü berbat ve aşağılık durumu, o dönemi yaşayanlar hatırlıyorlar elbet. Generallerden emir alarak manşet yapıldığı günleri geride bıraktık diye çok sevinmiştik. Bugün paşaların yerini iktidarın adamları aldı maalesef. Onların talimatıyla manşetler atılıyor, yazılar yazılıyor. Bazen farklı gazetelerde birden fazla yazarın, aynı kalıptan çıkmış yazılarını okuyoruz. Talimatla yazılan yazıları son zamanlarda çok daha sık görüyoruz. Uzaktan baktığınızda gazeteci gibi dolaşan kişilerin, köşelerini birilerine gönüllü peşkeş çektiklerini görüyoruz. Anlıyoruz asker vesayetinin yerini başka bir vesayet almış.

Bu medya düzeninden anlıyoruz ki; AKP statükoya karşı değil, kendisine bağlı olmayan statükoya karşı. Medyadaki kendi vesayetini adım adım genişleterek yoluna devam etmesi bunun en büyük göstergesi. Elbet bu günler de bitecek. Bugün canhıraş bir şekilde Başbakana yaranmaya çalışanların, Başbakana çakmak için sıraya girdiklerini de göreceğiz muhakkak. Şimdilerde 28 Şubat anılarını yazanlar gibi, AKP dönemi medyası anıları yazacaklar, kendi yaptıklarını anlatmadan. Ve yeni güç sahibinin peşine düşecekler utanmadan, sıkılmadan.

Çok değil birkaç yıl içinde…





3 yorum:

  1. Sen de bir zamanlar elinde yeni şafak dolaşırdın be Mehmedim... Kim seni kötü yola düşürdü?

    YanıtlaSil
  2. Bu ülke için canbalüşla çalışmanın adı yandaşlıksa evet %50 yandaş,size de chp peşinden gitmek düşer.

    YanıtlaSil
  3. Kendinden olanin yaptigi yanlisa "yanlis", karsi oldugunun yaptigi dogruya da "dogru" diyemeyen omurgasizlar var oldukca her iktidar doneminde "padisahim cok yasa"cilar var olacaktir.

    Burada da bunu cok guzel ozetlemissin, eline saglik.. Zira esas mesele iktidar ve yaptiklarindan cok,ondan daha cok "kralci" olanlardir bu ulkede coook uzun suredir.. Ve onlar yuzunden yonetenler de ,maalesef haksiz olarak, bir algi yanilmasi icerisinde kalmakta, yaptiklari yanlisi gorememektedirler..

    @carpediemtr

    YanıtlaSil