Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Aynı Film



M.Nedim HAZAR / ZAMAN 02.08.2010

Biz Türkler aynı filmi defalarca izlemeyi pek severiz. İçinde olup biteni, iyiyi, kötüyü, her türlü entrikayı, dahası sonunu bildiğimiz halde oturur sanki ilk kez izliyormuş gibi heyecanla ve inanarak izleriz.

Hatay'da sahneye konulan filmin de daha önceki filmlerden farkı yok. Yani birinci vizyon bir çalışma değil. Geçmişte pek çok kez sahnelenmiş, yakın geçmişte birtakım mihraklar tarafından senaryosunun üzerinden geçilmiş, her türlü çekim planı yapılmış, aktörleri seçilmiş, rolleri dağıtılmış bir filmden başka bir şey değil.

Hatay'da oynanan kanlı oyun ile Erzincan'da oynanmak üzere iken ellerine yüzlerine bulaştırdıkları oyun arasında pek bir fark yok. İstihbarat birimlerinin yarın başka yerlerde, İzmir'de, Balıkesir'de, Bursa'da da sahneleneceğini rapor ettiği filmlerden başka bir şey değil Hatay'da yaşananlar.

İsterseniz gelin film akışına göre olayı kurgulamaya çabalayalım.

Sahne 1: İlçenin kaymakamı başka bir ile vali yardımcısı olarak tayin ediliyor. Ancak Danıştay kararıyla tekrar eski görevine dönüyor.

Sahne 2: İlçedeki bir yerel siyasetçiye ait maden ocağına plakası belli olmayan ISUZU marka bir kamyonetle Jandarma İstihbarat'ta çalışan 1'i astsubay, 2'si uzman çavuş üç asker geliyor.

Sahne 3: Bir süre sonra bu siyasetçiye ait gri renkli araç madenden ayrılıyor. Kısa bir süre sonra üçü sivil, ikisi terörist kıyafetli 5 kişi tarafından aynı araç durduruluyor. Cep telefonu ve arabası alınan yerel siyasetçi, teröristlerce rehin alınıyor. (Dikkat buyurun, terörist örgütün düşman olarak nitelediği bir partinin temsilcisi olduğu halde kılına dahi zarar verilmiyor.)

Sahne 4: TOKİ konutları polis noktasına saldıran 3 sivil kıyafetli terörist, 4 polis memurunu şehit ediyor. Öyle bir saldırı ki, şehit olan polisler silahlarına bile davranamıyorlar. Tıpkı Gaffar Okkan suikastında olduğu gibi.

Sahne 5: Olaydan sonra araçta 300'den fazla mermi izi bulunuyor. Bir komutan aracın kriminal kontrol için emniyete çekilmesine izin vermiyor.

Sahne 6: Saldırıyı duyan emniyet, saldırganların peşine düşüyor. Bu esnada tam bir bilgi ve ihbar kirliliği yaşatılıyor. Emniyete onlarca ihbar gelerek dikkatler başka yönlere çevriliyor. Ancak polis saldırıda kullanılan aracın izini bulup peşine düşüyor. Saldırıyı gerçekleştiren araç kıskaca alındığı esnada gizli bir ihbar başka bir aracı ihbar ediyor ve dikkatleri ikiye bölüyor.

Sahne 7: İhbar yapılan araç, ateş edilerek durduruluyor ve içindeki üç kişi emniyete alınıyor.

Sahne 8: Saldırının gerçek faillerini taşıyan araç ise halen takipte. Ancak yine sıra dışı bir şey oluyor ve ilçe içerisinde, 'PKK'lılar yakalandı, hadi gidip linç edelim' diye yaygara çıkartılıp binlerce insan emniyet önüne toplatılıyor.

Sahne 9: Bu yaygarayı çıkaranın bir askerî uzman çavuş olduğu belirleniyor. Üstelik görev yeri Hatay değil Bingöl. Bu personelin niçin Hatay'da bulunduğu ise ayrı bir bilinmeyen.

Sahne 10: Gerçek failleri taşıyan araç kaza yapınca failler ormanlık alana kaçıyorlar. Alanı çevirmeye alan polislere '5 kişi emniyeti bastı, linç tehlikesi var' deniliyor, polisler çevirmeden vazgeçip merkeze dönüyor ve saldırganlar kaçıyor.

Sahne 11: Halkı galeyana getirip, emniyete yürüten ve gerçek saldırganların izlerini kaybetmesine neden olan uzman çavuş askerî yetkililere teslim ediliyor ve sorgulanmadan serbest bırakılıyor.

Sahne 12: İstihbaratçıların yerel siyasetçiyi ziyarete gittiği kamyonet hâlâ bir sır. Diğer bir esrarengiz nokta ise rehin alınan siyasetçinin nasıl kurtarıldığı. O da tam bir muamma! MOBESE kayıtları ise hâlâ gizleniyor. Ve en önemlisi ise uzman çavuşun o andan itibaren sırra kadem basması. Ne askerî, ne sivil, merak eden kimse yok bu çavuşu!

İşte böyle sevgili okur. Anlaşılan o ki, şu referandum sürecinde gözü dönen Ergenekon ve PKK çetesi her türlü oyunu, her türlü riski göze alarak sahnelemeye devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder