Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

11 Nisan 2011 Pazartesi

Ayrının aynıları



M.Nedim HAZAR / ZAMAN 11.04.2011

Aslında genel bakışta onlar ile sizin aranızda neredeyse hiçbir fark görünmez biliyor musunuz?

Her ne kadar siz, onları küçümser, dudak büker; leşkerleriniz aşağılar, yaftalar, kulp takarlarsa bile onlar aynısını yapmazlar size. Belki de ellerinden gelmez böyle bir şey, bilemiyorum.

Ama birkaç yönden birbirinize benzersiniz siz ve onlar...

Siz, ömrünüzü belli değerler üzerinde harcarsınız örneğin...

Onlar da öyle...

Keza siz, iyi bir eğitim istersiniz, onlar da öyle... Sizin bazılarınız başarılı olur bu konuda, bazılarınız olmaz; onların da öyle...

Bu noktadan sonra ayrılırlar sizlerle... Siz bitmek tükenmek bilmeyen bir hırsla sarılırsınız iş hayatına, onlar işi biraz da başka şeyler için düşünürler...

Mesela siz kazandığınız paraları özenle istif edip, üzerine koca plazalar inşa etmeyi hedeflerken, onlar sanayide sıradan bir esnaf olmayı dert etmezler katiyen... Bu nedenle hayatı algılayış ve geleceğe bakış bağlamında sizinle onlar arasındaki makas farkı hiç de küçümsenecek boyutta değildir. Misal siz onlardan, on misli, yüz misli, trilyon misli kazandığınız halde yaptığınız en ufak bir iyiliği alay-ı vâlâ ile ilan etmekten hazzedersiniz, onlar kazançlarının neredeyse yarısını bu uğurda harcar ve seslerini bile çıkarmazlar.

Sözgelimi siz, küçücük bir derslik açarsınız eğitim için, bütün borazanlarınız ve tamtamlarınız ayyuka çıkar, böbürlenme, tantana ve tamtamların sonu gelmez. Onlar onlarca, yüzlerce dersliği mahcup bir sevinçle yapar, hatta buna bizzat kendi emekleriyle de katkıda bulunur ve kenara çekilirler sessizce.

Siz, bırakın başka memleketleri İstanbul'un farklı yakasında bulduğunuz işi bile 'yorulurum' gerekçesiyle kabul etmez, yüzünüzü ekşitirsiniz. Ve siz çocuğunuz, yeğeniniz, torununuz Anadolu'nun ücra bir köşesine memur, asker filan olarak gitmesin diye olmadık taklalar atar, bir türlü torpil arar, adamını bulursunuz. Onlar ise bunu dert etmezler, değil Doğu'nun ücra bir köşesi, haritada yerini bile bilmeyeceğiniz coğrafyalara genç yaşta, gözlerini kırpmadan, arkalarına bakmadan giderler. Siz, bazen fark edersiniz onları. Yaptıklarına değil, olmayan kötü düşünceleri üzerine kurduğunuz paranoya ile yaklaşır, küçümsersiniz. Dinlemek, anlamak yerine, suçlamak daha kolay gelir size. Onların lügatinde ise yoktur böyle şeyler...

Yanlış söyledim, bir yönünüz daha var benzeyen sizinle onların. Siz de (Allah var) işinizi iyi yaparsınız, onlar da...

Siz kapı arkalarında, izbeliklerde olmadık kurgular peşinde, en bayağı senaryolar ile kara çalmaya çalışırken onlara, onların elinde bilimin ışığı, dillerinde kendi dilleri durmaksızın koşarlar. Açıkçası rahatsız edici bir manzaradır bu, durağan olanın hareketliyi beğenmemesi, eleştirmesi, suçlaması olağan sayılır sizin jargonunuzda. Siz mayın döşersiniz geleceğe, ufuk çizmek yerine kara bulutlar indirirsiniz şafaklarımıza. Kollarınızı açıp tüm dünya ile buluşmak, kavuşmak, tanış olmak yerine kendi içimize kapanmamızı matah bir şey zannedersiniz. Onlar için ise, durmak geriye gitmektir adeta. Dillerini bilmediği, tanımadıkları yerlere bir ok gibi fırlar sevgiyi, kardeşliği ve insanlığın ortak değerlerini taşırlar. Siz yapmak istediğiniz şeyi başaramadıkça hırçınlaşır, daha aşağılara iner, daha da sertleşirsiniz. Onlar ise başardıkça başlarını eğer, tevazuun derin vadilerinde erirler.Sonra siz sıkılmadan, utanmadan elinizdeki kovaları yere bırakmadan, çamurlu parmaklarınızla onları işaret eder ve İmamın Ordusu, bilmem neyin gizli çetesi gibi bayağılıklarla onların aşkını, şevkini kırabileceğinizi, hakikati değiştirebileceğinizi zannedersiniz. Onlar ise, her zaman yaptıkları gibi buna üzülseler de, kendi doğrularını yapmaya devam ederler. Sizin ektiğiniz yerlerde kin biter, nefret biter, düşmanlık biter. Onların bahçelerinde ise sevgi çiçekleri açar her zaman.

Ve ara sıra gelip bizlere de gösterirler bu bahçeden topladıkları çiçsekleri. Yazık ki sizin taşlaşmış kalbinizin dışında herkesi etkiler bu manzara. Yüzlerce memleketten çeşit çeşit, renk renk çiçekleri getirir ve masanıza koyarlar. Ayrılığın altındaki aynılığı bulup çıkarır ve gösterirler tüm dünyaya. Size düşen mahcup bir utanma olabilir belki ama bunu yapmak yerine, bazılarınız daha da şirretleşir maalesef. Ne ki onlar, her yıl yaparlar aynı şeyi. Gelirler, yüreklerinde derledikleri sevgiyi, anlayışı, barışı önünüze sererler...

Her şey daha çok nasip meselesidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder