Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

16 Aralık 2010 Perşembe

Baykal ve Cindoruk uyum içinde



Tarhan ERDEM / RADİKAL 16.12.2010

Uzun yıllardır siyasal hayatımızda bulunan iki aktörün, Baykal ve Cindoruk’un, dün gazetelerde yayımlanan konuşmaları, ülkemizin niçin uzun yıllar istikrarsızlık içinde debelenip durduğunun itirafı gibiydi.

Baykal’ın sınırları

Baykal, NTV’de Can Dündar’ın Canlı Haber’ine katıldı. Kendi oluşturduğu CHP kimliğinin değişmesine razı görünmüyor. Çoğunlukla CHP’li olmayanların, “CHP’yi yeniden yapılandırmak, şekillendirmek” istediklerini, bilinen yeteneğiyle uzun uzun anlattı. “CHP’nin kimliğinin, karakterinin, ilkelerinin, değerlerinin tahrip olmasına taşımamak lazım” derken, uyarıyla karışık sınırlar çizdi.
Sanırım Baykal’ın bu sınırı, Kılıçdaroğlu’nun belirlenmiş bir politikanın ürünü bile olmayan bazı çıkışlarıyla ilgilidir. Son aylarda bazı eski politikalardan farklı söylem ve yazıları hatırladığı belli olan Baykal, CHP’de kendi dönemindeki politikaların tirizlikle korunmasını, heyecanla istedi. Ben de Baykal’ın hatırlattığı ve sınırlanmasını istediği görüşlerin doğruluğuna inanıyorum. CHP’nin yeni bir Türkiye hayali kurmasını, eski politikalarını değiştirmesini, halkı mutlu kılacak projeler üretmesini istemekteyim. Deniz Bey’in çizdiği sınır, dünyadaki ve Türkiye’deki değişime ve halkın yararına aykırıdır. Baykal’ın öne çıkardığı politikaları ülkemizin hiçbir göstergesi doğrulamaz. Böyle olduğu için, oy oranı son seçimlere kadar yüzde yirmi düzeyinde kalmıştır.

Baykal aldığında CHP neredeydi?

Bu arada söylemeliyim: Baykal’ın “Ben aldığımda partinin oy oranı yüzde 4’tü” demesi ayıplanacak ölçüde yanlıştır. 1980’den sonra, eski CHP’nin devamı olduğu varsayılan iki parti vardır: Erdal İnönü’nün SHP’si ve Ecevit’in DSP’sidir. Bu iki partinin 1987 oy oranı toplamı yüzde 33.3; 1991 seçimlerinde ise yüzde 31.5’tir. CHP 1992’de yeniden kurulduktan sonraki ilk milletvekili seçimi 1995’te yapılmıştır. Bu seçimde CHP yüzde 10.7; DSP de yüzde 14.7 oy almıştır. Bu sayılar, CHP’nin Baykal’ın elinde taban oyunu bile kaybetmeye başladığını göstermektedir.

Cindoruk nerede kalmış?

Sayın Cindoruk’un başında olduğu DP’nin sıkıntıları biliniyor. Oyu bir türlü yükselemedi. Gelecek ay kongre yapılacakmış, Sayın Demirel, Cindoruk’un isteği üzerine olacak, eski ANAP Başkanı Sayın Mesut Yılmaz’ın da katıldığı bir toplantı düzenlemiş. Toplantıdan sonra, Demirel ve Yılmaz gazetecilere bir şey söylememiş, Cindoruk konuşmuş.
Sayın Cindoruk’un bir soruya verdiği cevabı okuyunca dilim tutuluyordu: “Tansu Çiller’in adaylığı benim için yakın bir ihtimal.”
Bu sözden şunu çıkarıyorum: Sayın Cindoruk, DP’nin başına Sayın Tansu Çiller’in geçmesinde bir sakınca görmemektedir; buna yakın bir ihtimal olarak bakmaktadır! Ne yazayım şaşırıyorum! DP’nin bugünkü duruma gelmiş olmasının nedenini bir türlü anlamayan Cindoruk’un, 1993 yılı ortalarından 1996 yılı mart ayına kadar başbakanlık yapmış bir kişinin, Türkiye’de yeniden bir partinin başına gelmesini düşünebilmesine çok şaşırdım. Ekonomi, enflasyon, bankalar, olağanüstü hal başlıkları şöyle bir hatırlandığında, Çiller’in parti başkanı olarak kabul edilebilmesi için, insanın bugünlerden ne kadar uzaklarda bulunması gerekir dersiniz? Cindoruk’un zekâsından kuşkulanmak için hiçbir neden yok; olsa olsa son iki yılda karşılaştığı güçlükleri; eski siyaset anlayışı ve deneyimiyle çözümlemeye kalktığından yalpaladığı kabul edilebilir. Baykal ve Cindoruk; bildikleri politikalarla siyaset yapmayı sürdürüyorlar! Birisi eski politikaların takipçisi olduğunu söylüyor; diğeri de partisini 1993 Başbakanı’na teslim etmeyi düşünüyor.
Halk için hiçbir sakıncası yok; çevreleriyle birlikte mutlu yaşasınlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder