Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

19 Haziran 2010 Cumartesi

AK Parti'nin asıl felaket senaryosu



Murat YETKİN / RADİKAL 19.06.2010

Hayır, AK Parti için en kötü durum senaryosu, felaket senaryosu Anayasa Mahkemesi’nin referanduma sunulacak değişiklik paketini tamamen iptal etmesi değil.
Evet, bazı yorumcular günlerdir kamuoyunu bu ‘ikinci ihtimal’ üzerine yoğunlaştırıp, bir tür psikolojik savaş taktiğiyle Anayasa Mahkemesi (AYM) üzerinde baskı kurmaya ve kamuoyunu da bu ihtimal üzerine kurulmuş yel değirmenleriyle savaşa yönlendirmek istiyorlar. Bu doğru. Hatta bu kervana, AYM raportörü sıfatıyla AYM’nin varlığına savaş açan, sesi şu anda en çok çıktığı, çıkabildiği için en doğruyu söylediği var sayılan Osman Can’ın dahi bu ‘yel değirmenine yönlendirme’ safı içine düştüğü söylenebilir.
‘Birinci’ ihtimal, birinci senaryo, evet, AK Parti’nin en çok görmek istediği senaryo: Yani AYM’nin paketin olduğu gibi 12 Eylül’deki referanduma sunulmasını onaylaması. AK Parti, referanduma verilecek desteğin, partiye verilen desteğin üzerinde olduğunu hesap ediyor; hatta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yüzde 60 tahmininde bulundu. Yani AYM paketi aynen onaylar ve, referandumda yüzde 50’nin üzerinde oy çıkarsa, Başbakan Tayyip Erdoğan dosta düşmana bu desteğin kendisine verildiğini ilan edebilecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül duymasın, adeta bir Cumhurbaşkanlığı seçimi provası olarak
12 Eylül oylaması Erdoğan için; tabii ki bu senaryo tutarsa... Bir de söylemeye gerek yok,
yüksek yargıyı yeniden şekillendirme imkânı.
İkinci senaryoyu zaten söyledik: Mahkemenin paketi olduğu gibi reddi. Bu aslında AK Parti’nin ikinci tercihi.
Neden mi? Başbakan Erdoğan’ın Meclis’i AYM kararına kadar açık tutma nedeni, her ne kadar vatana ihanet sayılsa da, akıllara bir erken seçim ilanı düşürdüğü ortada.
Özellikle de dün yargının meşruiyetini yitirdiği sözlerinden sonra, AYM değişiklik paketinin referanduma gitmesine engel olursa, Erdoğan’ın bunu asıl vatana ihanet sayarak erken seçime gitmeyi vatan görevi ilanı sürpriz olmamalı.

Asıl korkulan üçüncüsü
Erdoğan’ın asıl endişesi üçüncü senaryodur.
Üçüncü senaryo, Mahkeme’nin iki kritik maddenin bir ya da ikisini de düşürerek geri kalan paketin referanduma sunulabileceği kararına varmasıdır.
Bu iki kritik madde, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapı ve
oluşumunu değiştiren, bunlar üzerinde yürütmenin etkisini artıran maddelerdir.
CHP, geri kalan maddelerin, sırf bu iki maddeyi kamuoyuna kabul ettirebilmek için pakete, elma şekerinin etrafındaki şeker gibi kaplanmış zoraki eklemeler olduğunu öne sürüyor. Dahası, CHP bu iki madde düşerse referandumda kabul oyu kullanacağını, çünkü geri kalan maddelerin Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayacağını söylüyor.
Bu durumda, AK Parti asıl hedefine ulaşamadığı gibi, diyelim yüzde 80 gibi bir oranda kabul edilirse, bunun içinden kendi oylarını tefrik edemeyecek, ayırmayacak.
Dün Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in Yargıtay 11’inci Daire kararıyla tahliye olması hukuki açıdan tartışılabilir. Tıpkı Erzurum mahkemesinin dosyanın as-lını Yargıtay’a göndermemesi gibi. Bunu şimdilik hukuk- çulara bırakarak, siyasi sonuçlarına yoğunlaşabiliriz.

Rüzgâr dönüyor mu?
Rollerin değişimini yargı alanında da görebiliyoruz ama bu vesileyle: Bir süredir, yüksek yargı üyeleri konuşmuyor, bana göre de çok iyi ediyor. Ama kararlar konuşmaya başladı. Cihaner öncesinde, hafta başında Yargıtay 4’üncü Dairesi’nin Mehmet Haberal’ın tahliye süresi nedeniyle dokuz yargıç hakkındaki kararını hatırlayalım. Yarın bir gün Haberal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidip tazminat alırsa, bu da bir içtihat haline gelip benzer durumdaki zanlılara uygulanırsa da şaşırmayalım.
Tabii dün Balyoz soruşturmasında Çetin doğan ve silah arkadaşlarının tahliye edilmiş olduğunu da unutmayalım.
Yerimiz kalmadı ama, dün, azımsanmayacak bir grup emekli diplomatın Başbakan Erdoğan’ın ‘monşerler’ sözünü alay sayarak yaptığı sert açıklamayı dikkate almak lazım. ‘Ne güçleri var ki?’ diye soranlara, Sovyet lider Yosef Stalin’in zamanında ‘Papa’nın kaç kolordusu var ki?’ diye alaya almasını hatırlatabilirim. Sovyetlerin yıkılmasında kolordusu olmayan Papalığın önemli payı oldu.
Askeri alana girmişken, Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler’in dün ‘PKK eylemleri artabilir’ uyarısı arasına sıkıştırdığı ‘ABD ile askeri yönden istihbarat paylaşımında
hiçbir sorun yok’ açıklamasını da kayda geçelim.
Gerçekten ilginç gelişmeler oluyor Ankara’da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder