Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

2 Haziran 2010 Çarşamba

Olağan bir ittifak: İsrail ve PKK



Ergun BABAHAN / STAR 02.06.2010

İsrail’in yardım gemilerine düzenlediği saldırı ile PKK’nın İskenderun baskınının aynı saatlere denk gelmesi, kafalarda soru işaretleri uyandırdı.

Abdullah Öcalan’ın kendini en iyi koşulları sunan ülkelerin hizmetine vermesi ilk değil, son da olmayacak.

Ama bu sefer ki, şüpheler doğruysa, kaçınılmaz bir ittifak.

Çünkü;

- Hem PKK, hem İsrail uluslararası alanda izole olmuş durumda.

- İkisi de Türkiye’deki iktidarı zora sokacak eylemlerden çıkar sağlamak umudunda.

- İkisinin de bir ikinci ortak düşmanı İran. PKK, İsrail için bölgede beşinci kol işlevi görüyor.

Bu koşullarda İsrail’in PKK’ya çok ihtiyaç duyduğu lojistik, moral ve askeri vermesi kaçınılmaz.

Çünkü İsrail, Türkiye’nin kendisine yönelik tutumundan bugünkü iktidarı sorumlu tutuyor.

Şimdi bu mesele Türkiye’nin İsrail’e yönelik tavrını aştı, İsrail’i uluslararası toplum nezdinde yalnızlığa mahkum etti.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konse

yi’nden İsrail’e yönelik sert bir kınama kararı çıkması Amerikan yönetimi tarafından engellendi. Böylece Obama yönetimi İslam alemine yönelik ilk sınavında sınıfta kaldı.
Türkiye uluslararası alanda önemli bir oyuncu haline gelmiştir.

İsrail’in geleneksel dostu olma politikasını terk etmiş, Gazze’deki vahşetin uluslararası alanda hesabını soran tek ülke olma konumuna gelmiştir.

Bu nedenle, İsrail’in Türkiye’deki AK Parti karşıtı tüm unsurlarla işbirliği içine girmesi şaşırtıcı olmaz.

Son dönemde giderek artan PKK eylemlerini bu çerçevede okumak gerekir.

Seçim öncesi bu eylemlerin tırmanması, hatta büyük kentlere taşınması beklenmelidir.

İsrail’deki mevcut zihniyet kendi

kurtuluşunu AK Parti’nin herhangi bir yolla iktidardan uzaklaştırılmasında görmektedir.
Bunun karşılığında Türkiye’nin eli armut toplamayacaktır elbette.

Bu amaçla, sadece sert konuşmak, fırça atmak, 3 tatbikat, 2 maç iptal etmek yetmez.

Yapılması gereken açıktır:

- Cengiz Çandar’ın dün Kanal 24’te altını çizdiği gibi, İsrail’de bu hükümet işbaşında olduğu sürece her türlü askeri işbirliğini kesmek.

- Konya’daki eğitim uçuşlarını hemen iptal etmek.

- Sayısını henüz bilmediğimiz insanlarımızın ölümünden sorumlu İsrail kabine üyeleri ve askeri yetkilileri hakkında Türkiye mahkemelerinde dava aç

mak, bu topraklara girdiklerinde tutuklanmalarını sağlamak.
- Uluslararası sularda esir aldığı yurttaşlarımızı tutuklayan İsrail hakkında uluslararası tüm yollara başvurmak.

İsrail, Türkiye’yi herhangi bir Ortadoğu ülkesi sanıyorsa, bunun bedelini ödeyecektir.

Ama tüm bunları yaparken, bu yolda can verenlerin asıl hedefini unutturmamak ve Gazze’deki vahşi ablukanın sona ermesini sağlamak şarttır.

Bu amaçla, ablukanın işbirlikçisi Mısır üzerinde de baskı uygulanmalı ve ablukadaki desteğini kalıcı olarak geri çekmesi sağlanmalıdır.

İsrail, uluslararası sularda silahsız insanlara karşı giriştiği bu kıyımın bedelini ödemelidir.

Bunun vebali de hükümetin üzerindedir. Eğer İsrail, Abdullah Öcalan’ı kullanabiliyorsa, Ankara İmralı’da tuttuğu PKK liderini daha rahat kullanma imkanına sahiptir.

Öcalan’la pazarlık etmeden de bu sağlanabilir. Hem doğruysa, İsrail’in oyun planı boşa çıkar, hem de kan dökülmesinin önüne geçilir.

Türkiye’de bir devlet aklı varsa, bu yapılabilir bir şeydir. Gereken tek şey, bu iradenin gösterilmesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder