Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

16 Temmuz 2010 Cuma

Bahar havası mı? Keşke...



Fehmi KORU / YENİ ŞAFAK 16.07.2010

Siyasiler aslında bilmeleri gereken bir gerçekten nedense habersiz görünüyorlar: Aynı görüşleri paylaşmamaları, ayrı saflarda bulunmaları, hatta siyasi rekabetleri birbirlerine husumet beslemelerini gerektirmiyor. Rakip olup ilişkileri uygarca sürdürmek neden mümkün olmasın?

İşte dün bu gerçeği bir kez daha yaşayarak öğrendiler: Başbakan Tayyip Erdoğan CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla görüştü; 1,5 saat süren görüşme sonrasında yaptığı konuşmada -meslektaşlarımızın hesabına göre- Tayyip Erdoğan'dan tam 26 kez "Sayın Başbakan' diye söz etti Kemal Kılıçdaroğlu...

"Recep" diye değil, "Sayın Başbakan" diye...

Birbirini tanımayan insanların arkasından "Recep" diye konuşmak, birilerinin kulağına fısıldadığı çoğu anlamsız bazısı iftira söylentileri 'gerçek' imiş gibi gündeme taşımak kolaydır; iletişim kanalları açık, ara sıra da olsa rastlaşıp konuşan kişiler ağızlarından çıkana dikkat ederler.

Bugün geldiğimiz noktada toplumun talebi de bu yönde. İnsanlar, asgari nezaket kurallarına uyularak sürdürülen bir siyasi mücadele arzuluyor; her konuyu kısa sürede çatışmaya dönüştüren, her ihtilâftan bir 'dünya savaşı' çıkartan ucuz politika döneminin sona ermesi lâzım.

Anayasa Mahkemesi'nden büyük çapta onay alarak halkoylamasına sunulan anayasa değişikliği paketine bir de bu gözle bakalım: CHP'nin 1982 Anayasası'nın mevcut metninde görmek/görmemek istediği bütün maddeleri kapsamıyor halkoyuna sunulacak paket; milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını da isterdi CHP, belki YÖK'ün yapısının değiştirilmesini de... Ancak mevcut paketin içinde de, halktan onay aldığı taktirde, ülkeyi bugünden daha ileri noktaya taşıyacak hayli madde var.

CHP'nin yargı bürokrasisinden uyarılar üzerine itiraz ettiği birkaç maddeyi Anayasa Mahkemesi iptale değer bulmadı; yargının kendisinden daha fazla yargı için kavga verecek değil ya CHP? Anayasa Mahkemesi'nin genel hatlarıyla karşı çıkmadığı anayasa değişikliği paketini, üzerinde biraz düşünürse, CHP de desteğe değer bulabilir.

Yargıyı dış etkilere kapatmak ve tarafsızlığını pekiştirmek üzere hazırladığı anayasa değişikliği paketinin yürürlüğe girmesinden sonra, bugüne kadar şiddetle karşı çıkan Ak Parti de, dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına olumlu yaklaşabilir.

YÖK'ün yeniden yapılanması gibi zamanı gelmiş değişikliklerle ilgili gelişmeler de beklenebilir Ak Parti ile CHP'nin liderleri arasında boy atacak bahar havasından...

Kolay değil böyle bir gelişme, hiç kolay değil. Bizde siyasi ortamın çekişme ve çatışma üzerine oturmasından yararlanan güç odakları ve çıkar grupları var. Yakın geçmişte, bunlar, koalisyon hükümetlerinde yer alan partiler arasındaki çekişmeleri körükleyerek çıkar elde ederlerdi, şimdilerde rakip partileri birbirlerine karşı kızıştırarak aynı sonucu almaya çalışıyorlar.

Kalıcı bir bahar havası bir onları üzecektir, bir de uğraş alanlarını göz çıkarmak ve iftira atmak bilen siyaset esnafını...

Ülkenin bütünü bu yeni havadan memnun ve mutlu olur, varolan sorunların daha kolay çözüleceğine inanç yaygınlaşır, sorun çözmede bütün partilerin ellerini taşın altına koymakta yarışmaları seçmenlerin daha sağlıklı tercihler yapmasını sağlar. (Bkz. Siyasilerin birbirinin gözünü oymadığı bütün demokratik ülkeler...)

Tayyip Erdoğan'la 1,5 saatlik görüşmesi sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu'nun olağanüstü saygılı bir üslupla kamuoyu karşısına çıkması bütün tabloyu değiştirmez elbette; bir çiçekle bahar gelmiyor. Ancak insan yine de umutlanıyor işte.

Bir gün öyle bir ülkede yaşıyacağız. O gün ne kadar çabuk gelirse o kadar iyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder