Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Kıvır kıvır, nireye kadar?!... Ya yiter yaa!!..



Hikmet GENÇ / STAR 03.07.2010

E, biz zamanında o kadar söyledik; ‘1970 model ‘Türk Malı’ siyasetçiye güvenilmez’ diye.. (Neden 1970 model, bilmiyorum!..)

Defaatle dile getirdik..

‘Kârla devralıp, çok büyük zararla teslim ettiği SSK’yı Türkiye’nin ‘kara deliği’ haline getiren zat-ı muhtereme, bırakın ülke ekonomisi, bakkal dükkanı dahi teslim edilmez..’ diye...

Hadi liderlik vasfı, vizyon, kapasite, kalibre filan geçtik.. Ama insan da bu kadar kıvırmaz ki yahu!..

-Dersimlilerin anasını ağlatan Onur Öymen’e ‘gereğini yap’ deyip, istifaya davet ediyorsun.. Baykal ‘haddini bil’ deyince, gereğini yapıp kıvırıyorsun..

-Baykal’ın istifasından sonra kesinlikle aday olmayacağını açıklıyorsun.. İki gün sonra ‘adayım’ diye ortaya çıkıyorsun.. O nasıl kıvraklıktır öyle?..

-Önce ‘Başbakan ile görüşürüm’ diyorsun.. Muhalefet parti liderleriyle görüşme için Başbakan toplu davet, daha doğrusu bir ‘liderler zirvesi’ organize edeceğini söylüyor..

Hemen çark ediveriyorsun; ‘Olmaz!.. Davet olmaz.. Biz Başbakanı ziyaret etmesi için bekliyoruz..’ diyorsun..

Yani ‘görüşürüm amma, ben davete gitmem, o buraya gelirse gelsin!..’ deyip, şart koşup kıvırıyorsun..

( Baykal’da da bir kamera merakı vardı.. ‘Başbakanla görüşürüm ama kamerasız olmaz..’ deyip duruyordu.. Hoş bu kamera düşkünlüğü, her şeyi kaydetme merakı pek hayırlı olmadı.. Bir kamera(!) yüzünden siyasi hayatı karardı!..)

-Kıvırmanın da siyaseten bir raconu vardır yahu!.. Hani bırak da bari ‘dün dündür, bugün bugündür’ olsun.. Kıvırmak için bari bir gün bekle!.. O da yok..

24 saat geçmeden de kıvırtabiliyorsun..

‘Türbanlı kızlar üniversiteye gidebilecekler mi?..’ diye soruyorlar..

Ne diyorsun; ‘ O konuda söyledim.. O sorunu biz çözeriz ve çözmeye de kararlıyız..Toplumsal desteği sağlayacağız.. Herkesin okumasına olanak sağlayacağız.. Kimsenin endişesi olmasın..’

Gandhi Efendi ‘sorunu çözeceğiz, herkes okuyacak’ deyince haliyle gazete de manşeti yerleştiriyor;

‘Kızlar üniversiteye türbanla gidecek!..’

Sonra ne yaptın?.. Her zamanki gibi kıvırdın..

‘Yok, ben kızlar üniversiteye türbanla gidecek!..’ demedim.. O konuda mahkeme kararı var, yasak var..’ ( Büyük ihtimalle Önder Sav’dan izin almadan yapılan bir açıklamaydı, o yüzden yine kıvırmak zorunda kaldı..)

Yahu ‘herkes okuyacak, türban sorununu çözeceğiz..’ diyorsun.. Sonra ‘yasak var üniversiteye başörtülülerin giremeyeceğini’ söylüyorsun..

Peki nasıl olacak bu iş ?..

Üniversite çağındaki başörtülü kızların tamamını imha mı edeceksin?!..

Yoksa herkes okuyacak derken, başörtülü olanlara Suudi Arabistan’da okumaları için burs mu vereceksin?..

Ya da Başörtülü kızlar için ‘merdiven altlarında fakülteler’ mi açacaksın?..

( Ha bu arada ‘Çakma Nişantaşılı Hergele’ de Gandhi Efendi’nin başörtüsü sorununu gerçekten çözmek istediğini sanmış. Sazanlık yaparak; ‘İşte şimdi oldu Kemal Bey..’ diyerek destek vermiş.. Neyse canım, onun için sorun değil.. Hergele bu, kıvırmanın âlâsını becerir!.. Yarın ‘hay bin kunduz’ falan diyerek pekâla da kıvırır durumu..)

...

Başlarken ‘Türk malı’ siyasetçi dedik.. Bu kadannn(!) kıvırmaya en doğru cevabı ancak ‘Türk Malı ’Erman Kuzu verir;

“Kıvır kıvır nireye kadar?!.., Ya yiter yaa!!..

2 yorum:

  1. Çok hoş yazmış gerçekten...

    YanıtlaSil
  2. Süper yazmış ya ...Gandi ancak bu kadar güzel tarif edilirdi

    YanıtlaSil