Sayfalar

HOŞGELDİNİZ, ŞEREF VERDİNİZ...

18 Temmuz 2010 Pazar

Srebrenica'daki insanlık soykırımının izleri



Ahmet TEZCAN / ZAMAN 18.07.2010

Hiç uzak değil. Dün kadar yakın. Gün kadar gerçek.
Yugoslavya'nın dağılma sürecince Bosna-Hersek'te dünyanın gözleri önünde, televizyon kameralarının geniş açılarında, kahvaltı sofralarında açık televizyon ekranlarında seyredilen, evet sadece seyredilen Srebrenica katliamından söz ediyorum.

Sırpların vahşet, şiddet ve dehşetin her türünü en alçakça olanıyla uyguladıkları bu soykırımın üzerinden sadece 15 yıl geçti.

Geçen hafta o soykırımın 15. yıldönümüydü.

11 Temmuz 1995 yılında gerçekleştirilen bu katliamın insanı insanlığından utandıran detaylarına girmeyeceğim.

Pek çok ülkede, çok sayıda araştırmacı, gazeteci Srebrenica katliamının detaylarını sebep-sonuç analizleriyle birlikte kaleme alıp yazdı.

Ancak Türkiye'de bu yapılmadı.

Türkiye'de kendilerine "gazeteci-yazar" denilen en üst tepeleri işgal ederek kendi toplumundan başlamak üzere insana dair ne varsa değer adına yamultarak, kendi pespaye yaşam biçimlerini "laiklik-özgürlük-ilericilik-çağdaşlık" kisveleriyle dayatan Hedonizm guruları, Srebrenica katliamı konusunda da 3 maymunu oynadılar.

Patronları için arabalarının bagajlarında taşıdıkları şarap şişeleri, Bosna'da Srebrenica'da paramparça edilen insanlardan daha değerliydi onlar için.

Avrupa'nın tam ortasında yaşanan bu vahşeti haberleştirmek için çırpınan bir avuç Türk muhabir dışında, kimse ilgilenmedi. O muhabirlerden kaçı görevde bugün bir düşünün. Hemen hepsi zaman içinde kullanıldılar, sonra itildiler, kakıldılar ve hatta suçlandılar, mesleğin dışına itilerek unutturuldular.

Srebrenica'da yaşananlarla ilgili Türkçe yazılmış tek kitap yoktu bu yüzden.

Görülmedi, unutuldu, unutturuldu.

15 yıllık körlük bugüne kadar sürdürüldü.

Bu da soykırımın gazetecilik boyutundaki uzantısıydı. O kırımı gerçekleştiren Hedonizm tapınıcısı gazete yöneticileri bugün Tuhaf hikâyelerle piyasa edebiyatına katkıda bulunuyorlar.

***

Srebrenica'da yaşanan soykırımı izleyen, zaman içinde meslek dışına itilse de 15 yıl önce yakaladığı haberin peşini bırakmayan gazeteci Mehmet Koçak, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bu soykırımla ilgili Türkçe kaleme alınmış ilk kitabı hazırladı.

Bosna-Hersek'teki soykırımı yakından izlemiş, haberleştirmiş, gazetecilik yapamadığı günlerde dahi, Bosna'yı mesken tutarak mazlumların ve onların katillerinin peşini bırakmayan mesleki ve insani onur duygusuyla bilgi ve belge toplayarak, yaşananların perde arkasındaki politik oyunları da deşifre eden bir kitabı kaleme aldı ve nihayet kendi imkânlarıyla yayımlatabildi.

"İnsanlık Tarihinde Bir Kara Leke" üstbaşlığıyla "Srebrenica Soykırımı" adıyla çıkan bu kitap yarın (19 Temmuz Pazartesi), bir tanıtım toplantısıyla soykırımın 15. yıldönümü anısına kitap piyasasına çıkmış olacak.

Gazeteci Mehmet Koçak'ın Srebrenica Katliamı'nı okuyun.

Bu kitabı okurken eminim bir nebze vicdan varsa titreyecektir yüreğiniz. Bir cimcik akıl varsa donacaktır. Bir parça iz'an sahibiyseniz başka katliamları, Abhazya'yı, Çeçenistan'ı, Karadağ'ı, Karabağ'ı, Somali'yi, Batı Şeria'yı, Gazze'yi, en son uluslararası karasularda pişkinlikle işlenen Mavi Marmara katliamını hatırlayacaksınız.

Lütfen okuyun!

Ertuğrul Özkök'ün gazete köşelerinde yaldızlanan Tuhaf'ı eminim size daha bir tuhaf gelecektir.

Fakat yine eminim ki Tuhaf kadar ilgi görmeyecektir Mehmet Koçak'ın anlattığı gerçekler.

"Hedonya şehrinin sakinleri, yani biz, gazeteciler" yine duyarsız, duygusuz, ilgisiz kalarak insanlık kavramının dışında bir yerlere/kesimlere ilişmeye devam edeceğiz.

Belki birkaç söyleşi, bir iki değinme dokunma ile geçiştirilecek bu kitap.

***

Mehmet Koçak kitabın ilk prova baskısını getirip de "Bunu nasıl duyurabiliriz, hangi köşe yazarları bu kitapla ilgilenir de okurlarına duyurur?" diye sorduğunda avuçlarıma baktım.

Avuçlarımda parmaklarımın sayısı azalıverdi.

Yemin ederim ki Srebrenica'da yaşanan acılardan daha büyük bir acı, "7 bin torba kemik"ten daha korkunç bir sonuçtur bu.

Srebrenica'da 15 yıl önce yaşanan katliamdan çok daha alçakçası, son 20 yılda "gazetecilik katliamı" olarak yaşandı bu ülkede ve yaşanmaya da devam ediyor.

11 Temmuz'da Türkiye Başbakanı, Sırp devlet başkanı dahil dünyadan birkaç lider, politikacı ve gazeteci ile Srebrenica'da idi.

Bununla ilgili birkaç haber ve vefalı kalp sahibi yazarlardan birkaç yazı...

O kadar... Sonra yine unutulacak... Unutturulacak...

İşte bu yüzden nehir kenarında yazılmış tuhaf hedonist hikâyeler kadar yer bulmayacak Mehmet Koçak'ın Srebrenica kitabı.

"Bu tarih; her yıl dünya insanlığı Srebrenica kurbanlarını rahmetle anarken, katliamcı Sırpları ve onlara fırsat veren, işbirlikçilerin lanetlediği tarihtir. İçimizdeki dinmeyen acının adı; Srebrenica.. Seni unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız" sözleriyle bitirmiş kitabını Mehmet Koçak.

Ben o kadar ümitli değilim hafızamız, vefamız ve vicdanımız adına.

Tuhaf hikâyelerle bunatılmış gazetecilik hafızamız 15 yılı değil, 15 ayı değil, 15 günü değil, hatta 15 saati değil, bir televizyon haberinin süresi olan 1,5 dakika ile sınırlı ne yazık ki!

Gerçek katliam, soykırım, her ne ise o, işte budur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder